49.Gün: Bunları Biliyor Muydunuz?

3D Character and Blank Board

Bizim buralara bahar geldi sonunda. Kendimizi yenilenmiş, aktif, sağlıklı ve enerji dolu hissediyoruz...

Baharın da etkisiyle The Aychup Project olarak, düşünsel olarak kış uykusundan uyandık, bol bol düşünüyoruz...

Güneşli bir Cuma günü bunları biliyor muydunuz oyunu oynayalım derim...

Bir yılan 3 yıl uyuyabilir. Oooh dert yok tasa yok!

Bal bozulmayan tek gıdadır.

Ördeğin sesi yankı yapmaz.Vaaaaaaakkkkkk nafile bu kadar çıkıyor ancak sesi!

Denizyıldızlarının beyni yoktur. Uppss!

Üzüm mikrodalga fırında patlar. Aman ha meyevenizi sıcak yemeğe kalkmayın!

İnsan yılda en az 1460 rüya görür. Ben rüyalarımı zor hatırlayanlardanım ya siz?

İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır. Bunu neye göre hesaplamışlar anlamadım???

Karınca iki hafta su altında yaşayabilir. Denizaltı mı yahu bu?

Dünyada insanlardan daha çok tavuk var. Heheheheh en sevdiğim bu oldu. Chickens live forever!

Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. O zaman biz bu zaman makinasını Venüs'e göre yapalım!

İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır. Yalan nasıl kırıyoruz o zaman?

Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz. Very interesting!! Geek arkadaşlarımıza denemelerini tavsiye ediyoruz.

Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar. The Aychup Project! sabahları elma yenmesini tavsiye eder.

Günün Özlü Sözü: Bilmemek Ayıp Değil Öğrenmemek Ayıp Cık Cık!

Günün Müziği: Avril Lavigne - Complicated

Günün Müzik Videosu: 90'lar klasiği Guns N' Roses - November Rain

48.Gün: Candy Crush Saga

mzl_nlfscqeg_175x175-75

Dostlar, cep telefonlarında ve facebook'da en trend oyun halihazırda nedir diye sorduk, Candy Crush Saga cevabını aldık. Yaklaşık 2-3 haftadır biz de oynamaya başladık.

Aslında bu ve bunun türevleri oyunlar, sosyal mesyanın çok önemli bir ayağını oluşturuyor. Geçenlerde, yakın bir arkadaşımla konuşuyorduk. Bana, 'Facebook'u gazete gibi görüyorum. Tüm gün önümde açık oluyor' dedi. Aslında, bu anlamda facebook, gerek iş, gerek eğlencede inanılmaz bir içerik sunuyor. İş için tüm gün networking yapıyorsunuz, arada sıkılıp okeye, candy crash'a sarıyorsunuz sonra tekrar networking, bu şekilde döngü devam ediyor. Hem facebook'a hem işe zaman ayırabilen dostları, buradan teker teker kutlamak isterim; zira benim onların yapabildiği gibi bir zamansal yönetim modelim henüz yok.

Benim sorum şu: The Aychup Project! olarak facebook'u neden anlayamıyoruz? Bildiğiniz üzere bizim facebook sayfamız yok. Çükü kendi kişisel facebook sayfamızı bile güncel yönetimini sağlayamıyoruz. Facebook'a ayda bir sıklıkla bağlanıyoruz. Bu yönetimsel sorun gitgide canımızı sıkmakta ve sosyal medya kullanımında hala geri kaldığımız görüşünü getirmekte.

Aktif olarak twitter'ı kullanıyoruz ve çok memnunuz. Kendimizi ifade etmek için bir gazeteden çok bir duvara ihtiyacımız var ve twitter bu işlevi çok güzel bir şekilde görüyor dostlar.

Günün Filmi: The Social Network

Alicia Keys İstanbul Caz Festivaline geliyormuş Temmuz'da haber aldık, biraz eskilerden sevdiğimiz bir şarkısını günün müziği yapalım: Alicia Keys - Fallin'

Günün Özlü Sözü: 'We lived on farms, then we lived in cities, and now we're going to live on the internet!'- Sean Parker- Social Network

Günün Yemeği: 'Quesadilla'

sdfsdfes-204x300

Canım şu sıralar nasıl 'Mexican food' çekiyor anlatamam. Malum İstanbul'da Anadolu yakasındaki bir iki yer dışında gidecek yer de kalmadı. İstanbul'da meksika yemeği tutmadı. Neden tutmadı? Bilen var mı?

Araştırdık ve güzel bir tarif bulduk.

Malzemeler:

 2 adet tortilla ekmeği
100 gr rende kaşar veya cheddar peyniri
1 adet beyaz soğan
1 adet kırmızı biber
1 adet yeşil biber
100 gr bonfile ya da başka bir yumuşak et cinsi 

1/2 çay kaşığı cajun baharatı

1 kaşık zeytinyağı

Tuz, Karabiber

Tortilla ekmeği dışındaki bütün malzemeleri jülyen kesiniz. Soğanları ve biberleri
1 kaşık zeytinyağında ile az kavurun, etleri ve cajun baharatını ekleyin. Etler pişince, tortilla ekmeğinizin birini masaya seri. Malzemeyi ve üzerine bolca peyniri bir tarafına koyun. Bir tortillayı ikiye katlayın. Tavada veya ızgara tavasında her iki tarafı pişirin.

46.Gün: Sessizler, Ben Bilmemler ve Ben Çok Bilirimler

6

Aychup! Project açıklıyor...

İş hayatımızda birbirinden renkli, şahsına münasır insanla karşılaşıyoruz. Bunları gruplara ayırmak gerekirse, ne derdiniz?

  • 1. grup 'sessizler'. Bu gruptaki çalışana soru sorsanız bile cevabını alamazsınız, anlamsız gözlerle sizi izler. Nedeni onun sessizliğini bozmanızdan kaynaklı, sesi daha da alçalır, alçalır. Cevabı bir türlü öğrenemezsiniz. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki kendinizi kaybedersiniz. Onun sessizliğine karşı artık sizin sesiniz yükselmiştir.
  • 2. grup 'ben bilmem' grubudur. Bunlar sorduğunuz her soruya, korkususzca 'ben bilmem ki' cevabı ile karşılarlar. İkinci kurdukları cümle 'bakmam lazım' olur. Genelde de pek bir geri dönüş gelmez böylelerinden. Bu tipolojinin, bir başka segmentindeki tipoloji gruplarında ise; 'bu benim işim, görevim değil' diyaloğu gelmektedir. Fakat unutmamak gerekir; gerçek bir 'ben bilmem' tipolojisi asla çözüm üretmez, anı kurtarır, soruyu soranı unutur ve yola devam eder.
  • 3. grup 'ben çok bilirim' grubudur. Bu grup, genelde iş hayatı dışında sosyal hayatlarında da oldukça çok konuşan bir gruptur. Hatta çevreleri tarafından çok konuştukları takdis edilmektedir. Bu gruptan birine bir soru yöneltiğinizde, konu dışında anlamsız bir söz kalabalığını da karşınıza almış olursunuz. Asla asıl cevabı alamazsınız, lakin 'ben çok bilirim'in canı çok sıkılmıştır ve konuşmak istiyordur. Bu grup, enerjisinin büyük çoğunluğunu 'çeneye' harcadığında başka şeye ne enerji ne de vakit kalmaz. İşler asla takip edilmez, yarım bırakılır ya da görmezden gelinir. Sloganları ise 'çeneye kuvvettir.' Enerji kaybından sıklıkla hasta düşerler, ya da bol bol, olur olmaz izin alırlar.

Sizde, kendi tipolojinizi bizimle paylaşmak isterseniz, lütfen twitter'dan (@aychup) veya 'comments' bölümümüzden bize ulaşın.

Günün Müziği: Abba - The Winner Takes It All

Günün Filmi: Queen Margot / La Reine Margot

Yemek konusunda bugün de tarif veremiyoruz.

 

45.Gün: Ah O Eski Reklamlar…

11

Bugün sizinle, aklımızda halen bir tebesüümle hatırladığımız reklamlara bir göz atalım istiyorum..

İşte ilk sırada 1987 Fransız yapımı Lee cooper reklamı. Benim kuşağım Lee Cooper giyerdi o dönemlerde, markanın ve reklamında hastasıydık tabi ki...

2000'lerin başına damgasını vuran reklamlar ise bence bugün esamesi okunmayan bir GSM Operatörü Telsim firmasının reklamlarıydı.

Fatih Terim UEFA şampiyonu olduktan sonra Milan'a teknik direktör olmuş ve Telsim reklamlarında: Fatih Terim Milan Telsim Reklamı 'Sinyor Terim!...Sinyor Terim!!!' diye bağırırdı minik çocuk... Bu dizinin tabi ki devamı da çekildi.

Yine bomba telsim reklamlarından biri, cem yılmazın gelecekteki halini konu etmişti ve başrollerde ise Cem Yılmaz ile Ajda Pekkan vardı. 'Tamamen Duygusal!' ya da 'Merhaba Ajda Pekkan ne o gerginsiniz bugün' sözleri aklımıza, ruhumuza hele hele espri dünyamıza öyle bir kazındı ki, dost sohbetlerinde hörmetle anmaktayız bu diyalogları: Cem Yılmaz Telsim Reklam

Demem o ki dostlar, umuyoruz izlediniz, gördünüz bugünün reklamları asla eskilerin tadında değil. Ruhları yok ruhları!

Günün Filmi: Deep Impact (Aychup!'ın favori dünyanın sonu filmidir, takipçilere tavsiye edilir)

Günün Müziği: Goran Bregovic - Mesecina

Günün Özlü Sözü: The best defence against misguided arrogance is a keen sense of humour. Kathryn L. Nelson

 

44.Gün: Yabancı Diziler ve Psikolojik Tarikatlar

344456

Güzel bir Pazar günü, tüm gün dinlence ve yemek yapmakla geçti. Gelecek haftaya iyi bir şekilde hazırlandık.

Gelelim bugünkü konumuza. Bir süredir takip ettiğimiz, yabancı menşeli  popüler dizilere göz attık. Hatta konuları itibari ile de, düşüncelere daldık...

Dizi furyası bildiğiniz üzere sadece ülkemizde değil tüm dünyada son yıllarda birbirinden farklı örneklerle, izleyici topluyor. Amerika bu konuda en önde bayrağı çekiyor diyebiliriz. HBO, Showtime gibi kanallar, ciddi bir dizi endüstrisini tekellerinde bulunduruyorlar.

Amerikan piyasasındaki bu seneki dizilerin baskın konusu ise 'tarikat'. Bu bağlamda, iki dizi şimdiden tüm dünyada inanılmaz bir seyirci kitlesine sahip.

'The Following'- Konusu ve oyuncu kadrosu oldukça sıradışı. Başrollerde Kevin Bacon gibi çok ünlü bir oyuncunun yanısıra, Roma dizisinin Marcus Antonius'u James Purefoy var. Dizi, seneler önce yakalanmış bir seri katilin sosyal medyayı kullanarak, hapiste kaldığı süre zarfınca, kendine müridler yetiştirdiğini ve oluşturduğu tarikat ve geçmişiyle intikamını konu alıyor.

'Cult'- Adından da anlaşılacağı gibi, bu dizi, tarikat dizileri furyasında çok açık bir şekilde kendini ifade ediyor. Oyuncu kadrosunu, biz biraz zayıf bulduk. İlgimizi çeken oyuncu, Prison Break dizisinden unutulmaz kötü adam performansı ile Robert Knepper oldu. Cult'ın konusu da oldukça ilginç. Amerika'da yeni bir dizi yayınlanmaya başlıyor, ismi cult. Mormonlara benzeyen bir oluşum. Billy adında bir liderleri var. Ancak bu dizi çok kısa sürede birçok fun topluyor. Dizinin senaristi kendini gizliyor ancak funların sürekli bahsettiği dizide süregelen bir şifre durumu söz konusu. Bu şifrelerin ne olduğunu sadece sıkı takipçiler bilebiliyor ve gelgelelim, dizi gerçek hayatı da etkilemeye başlıyor, dizi takipçilerinden ölenler kaybolanlar v.s

Dememiz o ki, dizi piyasasındaki şu anki trend 'psikolojik tarikatlar'. Bakınız hep güçlü, oldukça narsist bir lider profili var. Ne kadar cani olurlarsa olsunlar, zekaları ve sempatileri ile izleyicilerin beğenilerini topluyorlar. Ve izleyiciler, bir noktadan sonra iyi adamın değil de kötü adamın galip gelmesini istemeye başlıyor. Bu bahsettiğimiz de zaten 'tarikat psikolojisi'nin ta kendisi...

The Aychup! Project'te Günün Müziği: ..Antony And The Johnsons 'Fistful Of Love' .

Günün Filmi: Love Actually

Günün Yemeği: Zeytinyağlı Dolma (Biber, Patlıcan, Kabak)

20130414_173756_resized

Malzemeler:

Biber, Kabak,Patlıcan

1 su bardağı pirinç

Kuş üzümü

Dolmalık Fıstık

1 orta boy soğan

1 çay kaşığı yenibahar

Tuz, Karabiber

Zeytinyağı

Herhalde zeytinyağlı dolmayı sevmeyenimiz yoktur. Alışagelmiş olan biberle yapılandır ancak, Ege bölgemize has, patlıcan ve kabakla yapılanı da çok güzel olur.

Tavamıza 1/4 çay bardağı zeytinyağımızı koyup ince kıyılmış soğanımızı ekliyoruz. Dolmalık fıstığımızı ekliyoruz. 1 su bardağı yıkanmış pirincimizi ekleyip karıştırıyoruz. Kuş üzümünü de ekliyoruz ve üzerine 1 su bardağı kaynar su ilave edip, tuzunu ve karabiberini ekliyoruz ve kısık ateşte dolma içi pilavımızın suyunu çekmesini bekliyoruz. İç soğuduktan sonra bibelerimizi, patlıcanları ve kabakları dolduruyoruz, kapak olarak taze domates kullanıyoruz. Yarım su bardağı su ve 1/4 çaybardağı zeytinyağı ve biraz tuz ile ile hazırlanan dolmaların üzerinden geçirip, tenceremizin kapağını kaptıyoruz. Kısık ateşte pişiriyoruz.

41.Gün: Eeeh O Zaman 41 Kere Maşallah

yesno

Dostlar, başlığımızda 41. günümüzü kutladık.

Ben bugünkü ruh hallerim açısından gergin bir gün geçirmekteyim. Tahammülsüz olmam için çok sebep var, ama filmlerde hep dalga geçilir ya, işte öyle sakin olmalıyım, 10-9-8-7-6-5.....zzzzzzz. Bu sayı sayma ya da koyun sayma gibi faaliyetler, monotonluklarından olsa gerek beni hep uyutmuştur.

Bugün neden mi bahsedeceğiz? Merak mı ediyorsunuz?

Bugün isyanım var! Arkadaşlar! Kime derseniz, Türkiye'deki Bankacılık ve Finans Sektörüne, Sistemine.... Şimdi şeytan diyor, burdan tek tek deşifre et failleri, ama o zamanda biliyorsunuz, sizin de başınıza sürekli geliyordur, telefonlar susmaz efenim, susmaz.

Bildiğiniz Aychup Project'in sinir kat sayısını artırdılar son birkaç günde....

Herşey aktif olmayan bir kredi kartımı kapatmak istememle başladı, önce beni para karşılığı bir süre daha kapatmamaya ikna ettiler, sonra kendiliğinden kartımı iptal ettiler. Biz naptık, sükunetimizi koruduk, malum hayırlısı buymuş dedik. Nerden bilelim kredi kartsız bankacılık, bankacılık değilmiş. Telefon Bankacılığı kullanabilir miyim? Hayır! Bankamatikten para çekebilir miyim? Hayır!

Anlayacağınız istediğiniz kadar paranız olsun aynı bankadan kredi kartınız yoksa siz bir hiçsiniz. Varsın olsun biz 'hiççiyiz' zaten!

Günün Müziği: Tayfun - Hadi Yine Iyisin

Günün Filmi: The Hours

 

Günün Yemeği: Sakızlı Muhallebi

20130411_210931_resized

Canım nasıl muhallebi çekiyor şu son günlerde anlatamam. En kalorisiz, tatlılardan biridir biliyorsunuz. Birileri yapsa da yesem. Birkaç güne kadar yapan olmazsa haftasonu ben yapmayı deneyebilirim.

Malzemeler:

1 litre süt

1 tatlı kaşığı tereyağ (isteyen margarinde kullanabilir )

1 su bardagı un

1  bardagı toz şeker

1 paket damla sakızı

1 paket şekerli vanilya

Yapılışı :

Süt, yağ,un ve toz şekeri tencerede sürekli karıştırarak pişirin. Süt kaynayınca  noktasına  vanilya ve sakızları ekleyerek muhallebi kıvamına gelmesi için karıştırmaya devam edin. Muhallebe kıvamına gelince ocaktan alıp mikserle bir kez daha en yüksek devirde karıştırıyoruz. Muhallebimiz servise hazır.

 

38.Gün: Kimilerine Göre ‘Muhteşem Rezalet’

ned-and-larry-acupuncture

Aychup Project'te son durum değerlendimesini yapıyorum. Yaklaşık 15 gündür tık yok. Kilo vermemiz durdu. Bunun nedenlerine gelirsek; öncelikle bir hafta İtalya'daydık ve neler yediğimizi sizlerle paylaştık. Miktarı az tutsak da, kalori bakımından oldukça tehlikeli yiyecekler yedik. Döndüğümüzden beri ise, aile, arkadaş ziyaretleri derken, yine evde az yemek pişirerek karnımızı şişirdik. Sonuca gelirsek, 38 günün sonunda 4 kg. verebilmişiz.

Bugün politik dahası taraflı olmamaya çalışarak sizlerle, Türkiye'nin reyting sıralamalarını birincisi 'Muhteşem Yüzyıl' dizisine getirilen eleştiriler üzerine konuşmak istiyorum.

Aslında, bu konudan bahsetmek bugün için pek aklımda yoktu. Ancak sabah gazeteleri karıştırırken, bir habere rastladım ki söz etmeden edemeyeceğim. ,

Malumunuz, Osmanlı Hanedanın mensuplarının birçoğu, halihazırda yurtdışında ikamet etmektedirler. Senede bir iki defa, basında bu hanedan mensuplarına dair, özellikle padişahlarımızın dördüncü, beşinci kuşak torunlarına dair haberlere yer verilir. Ne gibi haberler derseniz, ben en çok vurgu nereye yapılır ondan bahsedeyim, bu hanedan mensuplarının maddi açıdan ne kadar zor dudumda oldukları, yapayalnız kimsesiz oldukları ve tabi ki Türkiye'ye dönmek istedikleri ancak birçok sebeple dönemediklerinden bahsedilir hep.

Bugünün haberine gelirsek, bahsettiğim hanedan mensuplarından biri, tüm hanedanı da içine alarak, Osmanoğlu Ailesinin 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini tasvip etmediğine değinmiş. Hatta o dizinin adı 'Muhteşem Yüzyıl' değil 'Muhteşem Rezalet' olmalıydı demiş.

Her zamanki gibi haberi okuduktan sonra, bir süreliğine düşündüm. Hanedan varislerinin, tarihteki bazı gerçeklerle yaratılmış olan, ama senryosu itibari ile tamamen kurgudan oluşan bu diziye düşmanlıklarına ne sebep olabilirdi? Şimdi, varisler, ecdadlarını dikkate alaraK, kendilerinin birinci elden büyük bir tarih bilgisine sahip olduklarını düşünebilirler. Ancak bu kadar korumacı, ve saldırgan olmaya gerek var mı gerçekten?

En nihayetinde mevzu bahis olan bir televizyon dizisi, belgesel değil. Kurmaca olduğundan, seyircinin ilgisini çekmek için birçok unsuru ele almalı, en önemlisi bol bol entrika olmalı, haremdeki ve siyasi arenadaki çekişme hep canlı tutulmalı, aksinin düşünenler güzel bir tarihi belgesel hazırlasınlar, inanın onun da izleyicisi olacaktır. Ama ülkemizde çevrilen büyük bütçeli tarihi filmler (ör. 1453, 1915) koca birer fiyasko. Halihazırda liselerde okutulan müfredat kitaplarının senaryolaştırılmış hallerinden ibaretler.  Dolayısıyla bu işe soyunanla bu gerçeği gözardı etmemeli diye düşünüyorum.

Günün Müziği: David Bowie & Pet Shop Boys - Hallo spaceboy

Günün Filmi: Lost Highway

Günün Yemeği: Zeytinyağlı Taze Bakla

345967439_81f80e5d82

Malzemeler:

1/2 kg. taze bakla

Yarım demet dereotu

1/2 çay bardağı zeytinyağı

1  tatlı kaşığı un

1 bardak su

1 adet soğan

2-3 diş sarmısak

1 adet kesme şeker

Tuz

Baklaları yıkayıp, boylarına göre bölüyoruz. Bir tencerede yağı kızdırıyoruz ve küçük küçük doğranmış soğanları ve sarmısakları, rengi sararana kadar bir miktar tuzla ve şekerle kavuruyoruz. Baklaları ekliyoruz. 10 dk. kadar pişirdikten sonra, 1 bardak suya 1 kaşık unumuzu ekleyip iyice karıştırıyoruz. Karışımı tencereye ekliyoruz. Yaklaşık 50 dakika kısık ateşte pişirin. Yoğurtla ve dereotu ile servis yapın

 

 

 

35.GÜN: TİPİK BİR CUMA AKŞAMI NASIL GEÇİRİLİR?

friday-nite

Bugünün konusundan da anlayacağınız gibi, sizlere tipik bir cuma akşamı nasıl geçirilir onu anlatmak istiyorum...

Gün boyunca, işler yetiştirilmeye çalışılınır, ama kafa hep cuma akşamındadır...

Aslında Cuma akşamı konsepti, beraberinde cumartesi ve pazarı da getirir, bu psikolojik bir rahatlamadır.

Günboyu, cuma akşamınını düşünen genç, öğlen yemek arasında arkadaşlarını arayıp, yoklayarak, kendini cuma akşamı konseptine hazırlar...

Program belli olunca işe devam edilir, ama kafa halen cuma akşamındadır..

İşler geç de olsa biter, eve dönüş yoluna geçilir, kafa bu sefer gece kostümüne gider, acaba ne giysem?

Eve gelinir birşeyler atıştırılır ve hazırlanılmaya başlanır, ve cuma akşamına başlanır...

Bu bahsettiğim tip cuma akşamı 20-30 yaş arası gençlerin sıkça yaptıkları bir döngüdür.

Bir de 30-45 yaş arası gençlere yüzümüzü çevirelim :)

Tüm gün sadece iş güç düşünülür, cuma akşamının farkında bile değildir genç,

Telefonla, program yapmak isteyen arkadaşlarını kibarca reddeder. Ne de olsa takati yoktur çılgın gecelere...

Tüm gün, bir an önce eve gidip koltuğuna yayılıp, istediği TV Programlarını özgürce, kesintisiz izleyebilmenin hayalini kurar. Belki yakın arkadaşları da ziyaretine gelebilir.

Hele hele dost meclisleri yapıp, bol bol sohbet edebilirler. Ne de olsa en güzel dost meclisi Cuma günü yapılır!

Farkı kabul etmeyen ???

Günün Filmi: Desperately Seeking Susan

Günün Müziği: David Bowie - Let's Dance

Günün Yemeği: Acı Biber Turşusu Düzeltme

34. Gün verdiğimiz acı biber turşusuna ilişkin, Antakyalı dostlardan çılgın eleştiriler aldık biz de tarifte bir düzeltmeye karar verdik.

Malzemeler:

Acı Samandağ Biberi (1/2 KG)

Nohut (1 khave fincanı)

Yarım baş sarmısak

yarım demet nane, maydonoz

Tuz, Su

Yapılışıyla ilgili çok gizli formüller öğrendim. Öncelikle biberlerinize uygun orta boy bir kavanoz buluyorsunuz. Suyu kavonozla ölçüyorsunuz. Daha sonra boş kavanoza önce nohutlarınızı yerleştiriyorsunuz. Ardından 1 parmak elma sirkesini ve sarmısakları ekliyorsunuz, başlarını vurduğunuz biberlerinizi baş aşağı koyuyorsunuz. Ölçtüğünüz suyu, 2 yeme kkaşığı tuzla karıştırıp, biberlerin üzerinden döküyorsunuz. Kavanozun en üstüne ise nane ve maydanoz demetimizle kapak yapıp, kavanozumun kapağını sıkıca kapıyoruz. Turşunun olma süresi en az 15 gün, rengi sarıya kaçmaya başladığında anlayın ki turşumuz olmuş.

 

33.Gün: Hayat Hoş Mudur? Gerisi Boş Mudur?

 

KX2W0_Z3TC

Nedir dostlar bu söylenti? Efendim, hayat hoşmuşturda gerisi boşmuşturda...

Sizce nasıl?

Ben bu soruya bir türlü tek bir cevap veremeyenlerdenim. Daha doğrusu, bazen hayat gerçektende hoştur ve gerisi de boştur. Ama diğer bir zaman diliminde de hayat hiç mi hoş değildir, yaşananlar da dolayısıyla boş değildir, insanı üzer, geriye de bir güzel travmasını bırakır.

İnsannoğlu'nun son çeyrek yy. da geçirdiği zihinsel evrim malumunuz olmuştur diye düşünüyorum. Doğu felsefelerinin etkileri daha fazla batıda etkin olmaya başladı. İnsanlar sabah uyanıp, bu felsefelerle bedenlerini eğitiyorlar, gün boyu bu felsefeleri araştırıp, okuyup, sohbet ortamlarında başkalarıyla paylaşıp, kişisel eğitimlerine katkıda bulunuyorlar. Akşamları ise tahminimce artık uçuyorlardı.

Fakat bu insan topluluğunun benim ve benim gibilerden en büyük farkı yukarıdaki soruya tam ve net bir cevap verebiliyor olmaları. Sanırım cevabı biliyorsunuz.

Günün müziği: Nirvana - Smells Like Teen Spirit

Günün Filmi: Burnt by the Sun

Günün Yemeği: Aychup Usulü Patlıcan Salatası

20130401_193425

Malzemeler:

2 adet orta boy közlenmiş patlıcan

2 adet kırmızı biber

1/2 beyaz soğan (tercihen kırmızı soğan da kullanılabilir)

7-8 adet farklı  cherry domates çeşitleri

Tuz

Sumak

Zeytinyağı

Nar ekşisi

Patlıcanlarımızı fırında közledikten sonra, kabuğunu sıyırıp, ince ince kıyıyoruz. Doğranmış soğanımızı, biberimizi ve cherry domateslerimizi de ekliyoruz. Sumağımızı ve tuzumuzu katıp, bir yemek kaşığı zeytinyağı ve nar ekşisinden hazırladığımız sosla, patlıcan salatamızı tamamlıyoruz.

 

30.Gün: Home Sweet Home

20130331-214638.jpg

Cümleten iyi pazarlar efendim. Pazar pazar sizlerle biraz gelecek beklentilerimiz, daha doğrusu 'kendini güvence altına alma' konularını konuşalım derim.

90'lardan beri 'birikim kavramı' ülkemizde biraz değiştiğini düşünüyorum. Bilindiği üzere literatürümüze giren 'bireysel emeklilik', 'likit fon' gibi ve benzeri kavramlar ve uygulamalar var. Ülkemin insanı birikim yapmayı düşündüğünde artık öncelikli olarak bu klavuza bakıyor. Kredilenme koşulları, alma konusunda kolay verme konusunda zor. Dolayısıyla insanımız, gayrimenkulde birinci sırada yer alan 'ev sahibi' olma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Psikolojik açıdan bakarsak, sürekli birikim yapma dürtüsü var ama tatmin edici bir sonuç yok. Sistem kaynaklı düzenli ve uzun süreli borçlandırma metodu, insanları günü gününe yaşamaya ve bilinçaltında 'gelecek güvencesi kaygıları'nın artmasına yol açıyor. Hayat, 'Hisseli Harikalar Kumpanyası' oldu mu? Sorarım dostlar !

Günün müziği: Scissor Sisters - Let's Have A Kiki

Günün Filmi: Nobody Loves Me

Günün Yemeği: Diyet Kabak Tatlısı (Sepet Usulü)

20130331_212020

 

Malzemeler:
Kabak 1/2 kg
Şeker 1/2 kg
1/2 çay bardağı su

İsterseniz daha az şekerli yapabilirsiniz. Ama ben mevcut diyette dışarda yenilecek bir tatlıdan çok evde yenilecek mükemmel bir kabak tatlısını öneriyorum. Aşırıya kaçmamak için porsiyonu da minik tutalım derim.

Kabakları yayvan bir tencereye koyun şekeri üzerinde gezdirin. Suyumuzu ekleyin ve kısk ateşte 1 saat kadar kaynatalım.

Loading more content...