58.Gün: Teşekkür…

20070121172158Sevgili Dostlar,

Bugün söze ,  'The Aychup! Project'in mutfağında büyük emeği olan iki dosta teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Kendileri de uzun yıllardır  blogger olan bu zatlar (Bakınız Bascat ve KimseBeniOkumuyor), projemizi gerçekleştirmede, bizden sonsuz desteklerini eksik etmediler. Hala da devam ediyorlar... Sağolun, varolun!

Haftasonu, dostlarımızın da yardımıyla blogumuza bahar temizliği yapıp, güncelleme ve hızlandırma faaliyetlerine giriştik. Tabi ki yaklaşık 2 aydır, her gün giriş yaptığımız yazılarımıza bakmak da bizi, davamız açısından bir kez daha heyecanlandırdı. Malum projemizde, nerden nereye geldiğimiz kamuoyunda tartışma konusu. Açıkçası biz de kısa vadede hızlı çözümleri sevenlerdeniz, ancak kesin olan şu ki 'The Aychup Project'i ve yazmayı çok seviyoruz. Mutluluk katsayımızdaki yükselişi de işte bu projeye ve iki aylık bu emeğimize borçluyuz.

Günün Filmi: Un Coeur en Hiver" (A Heart in Winter), 1992

Emmanuelle Beart ve Daniel Auteuil'ün inanılmaz performansını daha önce izlemediyseniz kaçırmayın.

Günün Müziği: Janine Jansen - Mendelssohn Violin Concerto in E minor, Op. 64

Size daha önceleri klasik müzik eğitimimizden bahsetmemiştik. Mendelssohn'un bu noktada bizde yeri ayrıdır. Muhteşem bir pazar gününe yakışır bir concerto!

57.Gün: ”What Makes Us Different?”

rron1088l

Tarih 1 Ekim 2006, Time dergisinde, Michael D. Lemonick ve Andrea Dorfman'ın ''What makes us different?'' (aka Bizi Farklı Yapan Ne?'' makalesi yayınlandı.

Bu soruyu ne sıklıkla kendinize sorduğunuzu bir düşünün. Dünyamızda binlerce cinsten ve türden canlı var ve insan beyin gücüyle bunların arasında en güçlüsü. Öyle ki, insanlık tarihinde doğal felaketler dışında, herhangi bir canlının, dinazorların yaşadığı çağda bile, insana egemen olması mümkün olmamış. Kas gücünün türler arası yetersizliği filmlere bile konu olmuş. Bakınız, Kingkong, Godzilla, Jaws vb. türevleri filmlerde, büyük canavarlar, genetiği bozuk devasal yaratıklar, insanlarla mücadele içine giriyorlar ve her seferinde insanoğlu beyin gücüyle bu canavarları yok ediyor. READ ON →

56.Gün: Stratejiyi Belirlerken…

 

dilbert_what_strategy

Dostlar, ne işle meşgulsünüz bir fikrim yok ama, bendenizin işi bol bol raporlama içeriyor bilesiniz. Aylık, senelik, iç ve dış derken kendinizi rapor şampiyonu gibi görmeye başlıyorsunuz. Aslında raporlama ve denetim her kurumsal yapının olmazsa olmazı, neler yapmışsınız, neler başarmışsınız onu görmek için de inanılmaz bir fırsat. Yani dememiz o ki külfetli de olsa, zamanınızı da çalsa, raporlamaya karşı değiliz.

Ama bir tür raporlama var ki aralarında, bildiğiniz korkulu rüya; Voila! karşınızda,  'stratejik raporlama'. Duydunuz mu, arkanıza bakmadan kaçacaksınız. Stratejik raporlama, iyi yapılırsa ve kullanılırsa bildiğiniz kurumu ve size çok şey katacağı malum. Ancak üzerine düşünülmesi ve yapılması gereken tonla şey var. Bize göre iyi bir stratejik rapor yazmanın birinci kuralı;

  •  Stratejik öngörülerinizi açık ve net bir şekilde, birer cümlelik maddeler şeklinde belirlemek,
  • Bu öngörü ve hedef maddeleri üzerinden gerekli etki analizini yapabilmek, varolan kurumun uyguladığı örnekleri verebilmek,
  • Beklentileri akabinde sıralamak,
  • ve raporu, önemi üzerinde bir kez daha durarak noktalamak.

Bu tarz raporları yazarken insan bazen tıkanır, kafasındaki tüm fikirler karıştıkça karışır ve işte o an işe ara vermek derin bir nefes almak bir süreliğine başka birşeylerle uğraşmak gerekir. Kısa bir aradan sonra dönüşte herşey daha net ve anlaşılır olabilir. Raporunuzda cümleleri basit, anlaşılır ve kısa tutmaya çalışın. En önemlisi strateji raporu, bir nevi taahhüt raporudur. Ne taahhüt edileceği iyi belirlenmelidir.

Günün Filmi: The Million Dollar Hotel

Günün Müziği: Lou Reed- Satellite Of Love

 

55.Gün: Gerilimi Yüksek Bir Gün

20130425-225447.jpg

Bugün işte aynı başlıkta da bahsettiğimiz gibi günlerden biri oldu...
Malumunuz dolunayın etkisindeyiz. Bir de üstüne duyum aldık tam dokuz dakika önce ay tutulması yaşanmış. Hepsini toplayın, bize sosyal iletişimde, gerilim hattında bir gün getirdi...

Tarzımızı 55 günde biraz anlamışsınızdır. Üslubumuz net ve doğrudan... Sorularımız da bu anlamda herkesçe anlaşılabilir diye düşünüyoruz. Ancak cevaplar için fazla mı beklentiye giriyoruz, bir türlü akıl sır erdiremiyoruz. Hatta gerilim artıkça, haklıyken haksız duruma mı düşüyoruz. İlk yazılarımızdan hatırlarsınız, öfke kontrolüne değinmiştik. Aychup Project'in bu anlamda çözüm getireceğine inancımız tam. Problemi bilir, ne kadar öz eleştiri getirirsek, eninde sonunda öfkenin oyuncağı olmaktan kurtuluruz değil mi?

Günün Filmi: Avatar

Günün Müziği: Anlamazdın- Ayla Dikmen

54.Gün: Günaydın!

20130424-224057.jpg

Dostlar, elle ve sesle komut edilen televizyonlar çıkmış duydunuz mu?

Bugün, büyük üstad Necati Cumalı'nın en sevdiğim şiirlerinden birine yer veriyoruz:

GÜNAYDIN

-Nurullah Ataç'a-

Günaydın tavuklar, horozlar
Artık memnunum yaşamaktan
Sabah erkenden kalktığım zaman
Siz varsınız;
Gündüz, işim var, arkadaşlarım,
Gece, yıldızlar var, karım var,
Günaydın tavuklar, horozlar!

Necati CUMALI

Günün Filmi: The Name Of The Rose
Günün Müziği:Dalida Bambino

53.Gün: The Aychup Project Halka Arzediliyor!

AychUPisAngry

Önümüzdeki günlerde The Aychup! Project'te yeni bir dönem başlıyor, herkese duyurulur.

Bir süredir düşünüyorduk, hayata geçirmeye karar verdik. Projemize katkı sağlamak isteyen takipçilerimizin ve sevenlerimizin, konuk yazılarına önümüzdeki günlerde yer vereceğiz.

Siz de paylaşmak ve Aychup Project'te katkı sağlamak istiyorsanız, bize aychup@gmail.com ve @aychup 'tan ulaşabilirsiniz...

Günün Filmi: 'We Bought A Zoo'

Günün Müziği: Michael Jackson - Thriller

52.Gün: Trafik Tüccarları

trafikistanbul

Aychup! Project'te son durum değerlendirmesi olarak, proejeye başladığımzıdan beri 5 kg. eksideyiz. Çok hızlı sonuç almadığımızı düşüneneler olabilir. Ancak emin adımlarla herhangi bir diyetin esiri olmadan, ''up'' felsemizin ışığında, yüksek bir moralle  ilerlemekteyiz.

Bugün sizlerinde kanımca çok ilginç bulacağı bir konuya değinmek istiyorum: ''Trafik Tüccarları''

İstanbul gibi büyük metropollerde oturanlar bilirler, trafikte, özellikle iş çıkışı saatlerinde, bol bol bekleriz. Nerde olursak olalım, birileri penceremizi tıklatır. Bu bazen ne yazık ki dilenmek amaçlı, bazen araba camlarını parlatmak, bazen de birşeyler satmak içindir.

Benim gözlemlediğim, son bir yılda, bahsettiğimiz ilk iki kategoriden birilerine rastlamaz ya da çok az rastlar olduk. Bu konuda Emniyet güçlerimizin aldığı önlemler varsa şayet, kendilerine buradan teşekkürü bir borç biliriz.

Son kategoriye gelirsek; trafik tüccarları, bizce şehrimize has, çok fantastik ve bazı durumlarda oldukça işlevsel bir oluşum. Aslında trafik tüccarlarının işi zor, tüm gün otoban kenarlarında, trafiğin yoğun olduğu merkezlerde ayakta saatlerce bekliyorlar. Ancak malum onların şanslarına, bizimse makus kaderimize inat, trafik hep sıkışık, ve hep bir ekmek kapısı var. Satılan ürünlere gelirsek, çiçek, su, simit, cam bezi, damla sakızı, parti maskesi (scary movie!), araba için telefon şarj aletleri, koselva, muz, v.b. Bu saydıklarımızdan şu sonucu çıkarabiliriz; İstanbul'da trafikte kaldığımızda asla aç ve susuz kalmayız. Gideceğimiz yerlere elimizde bir demet çiçekle gidebilir, dünyanın en romantik şehrinin en romantik yurttaşları olabiliriz. Dahası, akşam bir partiye gideceksek ve herhangi bir hazırlık yapmamışsak, trafik tüccarları imdadımıza yetişir hazırlığımızı birbirinden ilginç maskeler ve oyuncaklarla yapar.

Toplum bilimcilerimizi buradan, İstanbul'umuza ve bizlere has 'trafik tüccarları' olgusunu incelemeye davet ediyorum.

Günün Filmi:

Günün Müziği:Nena - 99 Luftballons 1984

 Günün Yemeği: Fırında Karides Güveç

karides_guvec

Malzemeler:

  • 200 gr. kaides
  • 100 gr mantar
  • 3 Adet Orta Boy Domates
  • Tereyağı
  • 1 Yemek Kaşığı Zeytinyağı
  • 2 Adet Sivri Biber
  • 2 Diş İri Sarımsak
  • 100 gr. Kaşar Peyniri
  • Karabiber, Tuz

Karides güveç tarifleri ustadan ustaya farklılaşır. Biz de bu konuda usta olduğumuzu söyleyip pişirmeye başlıyoruz. Karides dışında tüm malzemeleri doğrayıp, fırın için uygun bir pişirme kabına karideslerle birlikte yerleştiriyoruz. Tuz, karabiber, tereyağ, zeytinyağ az miktarda ve kış ayları için bir parça salça ekliyoruz. En üste rende kaşar ya da dil peynirimizi ekleyip önceden ısıttığımız fırınımızda yaklaşık 35 dk pişmeye bırakıyoruz.

 

51.Gün: Gençlerde Şiddete Dikkat

 

Progra4Stop-the-Violence

İKSV'nin her sene büyük bir başarı ile düzenlediği ve beğeniyle takip etmekte olduğum, İstanbul Film Festivali geçtiğimiz günlerde sona erdi.

Bugün, festival'de gösterime giren ve benim de izleme fırsatı bulduğum, günün filmi, İrlanda yapımı What Richard Did 'den bahsedeceğiz.

Festivalde Uluslararası Yarışma bölümünde yer alan, ve ünlü yönetmen Lenny Abrahamson'un imzasını taşıyan bu filmde ilgimizi ne çekti, onu anlatmakla başalayılım işe.

Filmin içeriği, aslında şimdiye kadar bir çok filme, hatta Amerika'da yayınlanan suçla mücadele dizilerine konu olmuş benzer  olaylardan esinlenilmiş.

18 yaşlarında bir grup liseli genç, günlerini içerek ve eğlenerek geçiriyor. Filmin ana karakteri Richard, bir kızla tanışıyor, lisedeki futbol takımından arkadaşı olan bir çocuğun kız arkadaşı olan bu kızla, çocuğa rağmen çıkmaya başlıyor. Ancak kız, Richard'ı seçmesine rağmen, eski erkek arkadaşı ile de dostça arada görüşmeye devam ediyor. Gün geliyor. Olaylar birbirini kovalıyor ve bum! bir kavga, ve sonuç 1 ölü ve ruhları hayatlarının sonuna kadar yaralanmış yarım düzine ergen...

Filmin senaryosu özellikle , baş karakter Richard'ın kavga gününe kadar mükemmel bir profil çizen örnek bir genç olmasıyla ilgileniyor. Kızlara, yaşıtlarından farklı olarak çok kibar davranıyor, dolayısıyla kızlar da ona bayılıyor. Tüm arkadaşlarına karşı sevecen, asla kavgacı değil. 18 yılda yaşadığı, tek bir gece ve tek bir patlama, onu geri dönülmesi zor bir yola sokuyor.

'Şiddet'' kavramı malumunuz, Freud'un psikanalizde üzerinde durduğu, davranış biliminin en önemli konularından biri. Özellikle, önceliği olmayan böyle bir şiddetin bir anda ortaya çıkışı şiddeti yaşatana, yaşayandan daha çok zarar verebilmekte. Gençlerde ise toplumsal önyargılar, ve bastırılmış dürtülerle bu tarz patlamalar günümüzde daha çok görülmekte.

Aychup! Project olarak şiddetin her türlüsüne her zaman her yerde karşıyız! Buradan duyuralım istedik ...

Günün Müziği: U2 Where The Streets Have No Name Live At Slane Castle

49.Gün: Bunları Biliyor Muydunuz?

3D Character and Blank Board

Bizim buralara bahar geldi sonunda. Kendimizi yenilenmiş, aktif, sağlıklı ve enerji dolu hissediyoruz...

Baharın da etkisiyle The Aychup Project olarak, düşünsel olarak kış uykusundan uyandık, bol bol düşünüyoruz...

Güneşli bir Cuma günü bunları biliyor muydunuz oyunu oynayalım derim...

Bir yılan 3 yıl uyuyabilir. Oooh dert yok tasa yok!

Bal bozulmayan tek gıdadır.

Ördeğin sesi yankı yapmaz.Vaaaaaaakkkkkk nafile bu kadar çıkıyor ancak sesi!

Denizyıldızlarının beyni yoktur. Uppss!

Üzüm mikrodalga fırında patlar. Aman ha meyevenizi sıcak yemeğe kalkmayın!

İnsan yılda en az 1460 rüya görür. Ben rüyalarımı zor hatırlayanlardanım ya siz?

İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır. Bunu neye göre hesaplamışlar anlamadım???

Karınca iki hafta su altında yaşayabilir. Denizaltı mı yahu bu?

Dünyada insanlardan daha çok tavuk var. Heheheheh en sevdiğim bu oldu. Chickens live forever!

Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. O zaman biz bu zaman makinasını Venüs'e göre yapalım!

İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır. Yalan nasıl kırıyoruz o zaman?

Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz. Very interesting!! Geek arkadaşlarımıza denemelerini tavsiye ediyoruz.

Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar. The Aychup Project! sabahları elma yenmesini tavsiye eder.

Günün Özlü Sözü: Bilmemek Ayıp Değil Öğrenmemek Ayıp Cık Cık!

Günün Müziği: Avril Lavigne - Complicated

Günün Müzik Videosu: 90'lar klasiği Guns N' Roses - November Rain

Loading more content...