18.Gün: Veni Vidi Vici (Bölüm 1)

veni-vidi-vici

Geçtiğimiz günlerde Roma'ya yapacağım seyahatten sizlere bahsetmiştim malumunuz...

Bütün bu yoğunluğun arasında, geçen haftadan beri ufak araştırmalar yapmaktayım...

Hatta bu araştırmaların bir kısmını burada paylaşmanın, gelecek nesillere faydalı olacağına inanıyorum :)

Roma bilindiği gibi, gerek tarihi, kültürel ve dini dokusu, gerekse mutfağı ile en popüler ve en çok ziyaret edilen Avrupa şehirlerinden biri. Dolayısıyla, seyahat esnasında herhangi bir karmaşa yaşamamak için önceden ufak bir araştırma yapmak akıllıca gözüktü.

Fiumicino Havaalanına geldik şehir merkezine nasıl gideceğiz:

  1. Shuttle Otobüsle şehir merkezine (Termini İstasyonu) varış. Süre: 55' Fiyat:4€
  2. Trenle şehir merkezine (Termini istasyonu) varış. Süre: 30' Fiyat: 14€

Evet şehir merkezine geldik ama otelimize nasıl ulaşacağımızı bilmiyoruz.

İşte karşınızda Roma toplu taşıma arama motoru! Gideceğiniz adresi giriyorsunuz ve size ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Roma'da herhangi bir toplu taşıma aracı için 1 seferlik bilet 1€. Kaldığınız yere, kullanım sıklığınıza ve kalış sürenize  bağlı olarak sizlere önerimiz; 2 müze girişi+ 3 günlük sınırsız toplu taşıma servisi sağlayan, RomaPass 'i edinmeniz. Fiyatı 30€.

Tüm bunlar taksi seçeneğini kullanmadığınızda geçerli. Havaalanından şehir merkezi taksi ile yaklaşık 50-60€ tutuyor. Otellerin kendi araba servisleri de oluyor. Bu servisler sizi havalanından karşılıyor, önceden otele rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, genellikle 4 kişiye kadar tek yön 50€.

Bu hafta bitmeden, Roma'ya ilgili, 5 günlük şehir turu önerileri, günübirlik Pompei turu, yeme-içme rehberi gibi konuları da sizlerle paylaşacağız.

Günün müziği: Birdenbire- Yasemin Sannino

Günün filmi: Le fate ignoranti- Ferzan Özpetek

 

YogurtPannaCotta7

Günün yemeğinde, internetten bulduğum bir tarifi sizinle paylaşmak istiyorum: Yoğurtlu Panna Cotta

Çok sevdiğim tatlılardandır. Hafif bir tarif. Deneyin derim.

 

17.GÜN: Birileri İndirim Mi Var Dedi?

onlineshopping

Bugün konumuz internet alışverişi olsun diyorum, ne dersiniz? :)

Sizi bilmem ama ben, internetten her ay düzenli mutlaka bir ürün temin ediyorum. Ürün skalama bakarsak oldukça çeşitli olduğunu söyleyebilirim. Ayakkabıdan, kitaba, bilgisayar ürünlerinden, kozmetik ürünlerine şimdiye kadar şipariş vermediğim herhangi bir ürün kalmamıştır herhalde.

Düşünüyorum da, İnternet alışverişi bence çok pratik, kesinlikle zamandan tasarruf ettiren bir sistem. Ancak, benim gibi bir ürünü seçmek için günlerinizi, saatlerinizi bilgisayar başında geçiriyorsanız tabi, bu durumda artık, zaman tasarrufu pek olamıyor :) Anlayacağınız, çok zor beğenir ve çok zor seçerim, benim gibi olanlara, gidip dükkanlarda tezgahtarları baymaktansa, internet alışverişini öneriyorum.

Genelde insanların çekindikleri konulara gelirsek, herkesin hemfikir olduğu konu, kredi kartı bilgilerinin internet ortamında paylaşılma korkusu ve kaygısı olacaktır. Buna cevabımız basit ve net. Size Paypal ya da benzeri güvenilir aracıları kullanmanızı öneriyoruz ve bilgilerini girdiğiniz kredi kartınızın sanal bir kart olmasına dikkat edin diyoruz. Limitinizi düzenli güncelleyin, göreceksiniz ki hiçbir problem yaşamayacaksınız.

Günün Müziği: Christobel- Joan as Police Woman

Günün Filmi: Donnie Darko

Günün Sözü: ''I always say shopping is cheaper than a psychiatrist''. Tammy Faye Bakker

Günün Yemeği: Sphagetti Napolitan

images

Napıyorsun sen? sakın demeyin :) Çünkü Aychup! Project bugün kendini mükafatlandırıyor. Hem haftaya hazırlık olarak metabolizmayı uyarıyor. Buyrun bakalım en hafif makarna tarifi, tabiki akşama pişirmek üzere :)

İddia ediyorum bu yemek 300 kcal üzerinde değildir! (Bakınız: http://www.livestrong.com/article/318491-how-many-calories-are-there-in-pasta-with-napoletana-sauce/)

Dikkat edilmesi gereken husus:  Makarnanın üzerinde peynirden uzak durmaya çalışalım ya da az kalorili tuzsuz bir peynir tercih edelim.

Sos için Malzemeler: (1 porsiyon- yarım tabak düşünebilirsiniz)

2-3 domates rendesi

1 diş sarmısak

1/4 soğan rendesi

2-3 yaprak taze fesleğen

Tuz, Karabiber

Muskat

1 tatlı kaşığı zeytinyağı

Makarnamızı paketin üzerinde yazan tarif uyarınca isteğe bağlı al dente olarak pişiriyoruz. Sosumuz için bir tavaya 1 tatlı kaşığı zeytinyağı koyup, tava ısınınca, soğan rendesi ve sarmısağımızı ekliyoruz. Bir iki dakika orta ateşte pişirdikten sonra domateslerimizi ekliyoruz. Domateslerimiz yeterince sulu değilse, makarna suyumuzdan tavamıza ilave yapabiliyoruz. Fesleğenimizi ekliyoruz, Tuz, karabiber, ve çok az muskat. Mis gibi koktu değil mi !

16.GÜN: Şimdi Balık Zamanı!

20110103_154_1139337421

Bugün balık severleri sevindirelim dedik ve hangi balık ne zaman yenmeli araştırdık...

Mevsimine göre balık seçmek malumunuz önemli. Denizlerle çevrili coğrafyamız, soframıza çok güzel balıklar sunsa da, çeşitlilik, yanlış avlanma metodları nedeniyle her sene azalmakta. Boğazımızın nadide balığı lüfer, karadeniz kalkanı gibi balıklar birçokları için artık lüks seçenekler.

Sağlıklı beslenmede önemli bir yeri olan balık tüketimine önem veriyoruz ve araştırmamızın sonucunu sizlerle paylaşıyoruz:

Ne zaman hangi balık yenmeli? (balikavi.net)
Ocak
Uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezzetini korur. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop, kofana ve mezgit r. Tekir ve kırlangıç; bolca avlanır. Barbunya, kılıç ve mercan az tutulur.

ŞubatŞubatta başlayan kalkan mevsimi, mayıs ayı sonuna kadar devam eder. Tekir bolca çıkar. Uskumru, lüfer, palamut ise yağını kaybetmeye başlar. Gürnüşbalığı ve kefal lezzetle yenir.

Mart
Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru çiroz olmaya yüz tutmuştur; tavası ve pilakisi yapılabilir. Gürnüşbalığı fazlaca çıkmaya başlar. Lüfer ve palamut yağını kaybettiğinden, sadece tava ve pilaki yapılmaya elverişlidir. Kofananın ise ızgarası olur. Tekir lezzetlidir.

Nisan
Kalkanın en bol zamanıdır. Mercan, levrek, kılıç ve kırlangıç bolca çıkmaya baslar. Ancak kılıç çok lezzetli değildir. Gürnüşbalığı, kefal, mezgit, tekir ve barbunya çok tutulur. Eşkina bu ayda görülür.

Mayıs
Levrek, barbunya, dil balığı, tekir, kılıç ve iskorpit zevkle yenir. Uskumru, torik, palamut, hamsi ve istavrit yağlarını kaybetmişlerdir. Kefal ise lezzetlidir.

Haziran
Haziranda balık az tutulur. Dip balıkları, yumurtalarını dökmüş olduklarından dağınık gezerler. Bu nedenle balıkçılık açısından verimsiz bir aydır. Tekir, barbunya, mercan, levrek ve eşkina bulunur

Temmuz
Mevsimi başlayan sardalya, ekim ortasına kadar lezzetini sürdürür, istavrit ile uskumru kızartmaya ve haşlamaya elverişlidir. Tekir ve barbunya lezzetli, kefal ise lezzetsizdir.

Ağustos
Çingene palarnutu mevsimi açılır. Boyu uskumru kadar ya da biraz daha iridir. Sardalyanın en lezzetli zamanıdır. Ağustos ayında kılıcın tadına doyum olmaz, izmarit lezzetini bulmuştur. Kefal tavsiye edilmez.

Eylül
Sardalya ve kılıç lezzetlidir. Palamut irileşir, her türlü pişirmeye elverişlidir. istavrit ve kırlangıç bolca çıkar.

Ekim
Geçici balıkların, yazın Karadeniz'de beslenip, Marmara'ya göçe başladıkları dönemdir. Bu nedenle bol miktarda balık çıkar. Uskumru turfanda olarak kendini gösterir. Lüfer tam lezzetini kazanmıştır, istavrit yağlanmıştır. Palamut bolca çıkar. Tekir, barbunya, kılıç, levrek, mercan, sardunya, eşkina, torik, izmarit

Kasım
Uskumrunun en iyi zamanıdır. Torik akışı başlamıştır. Pisinin en lezzetli olduğu aydır. Ekim ayında bol bulunan ve'lezzetii olan balıklar kasım ayında da vardır.

Aralık
Uskumru, lüfer, palamut ve torik yağlı olduklarından her türlü pişirilebilirler. Hamsi lezzetlidir. Tekir bol bulunur.

Günün Müziği: In these Arms- Bon Jovi

Günün Özlü Sözü: Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former. Albert Einstein

Günün Filmi: Big Fish

Günün Yemeği: Izgara Çinekop ve Cevizli, Domatesli, Peynirli Ispanak Slatası

20130317_201524 20130317_201537

Bildiğiniz gibi çinekop kış aylarında kolay ve bolca bulunan bir balık. Fiyatı uygun ve pişirilmesi de diğer balıklara göre daha az zahmetli olduğundan, bol bol tüketebiliriz.

Izgara balık yapmada dikkat edilmesi gereken birkaç husus. Balık pişirilmeden tuzlayıp, biberliyelim. Pişirirken balığın kurumamasına dikkat edelim. Büyük ızgara balıklarda defne yaprağı ile pişirmek balığımıza ayrı bir lezzet katacaktır.

Salatamızı ıspanak dışında, roka, yada kıvırcık salata ile de yapabilirsiniz. Sosunda ise zeytinyağı ve balsamic sirke tercih edebilirsiniz.

15.Gün: YAŞAMAK İÇİN ‘LA YUMBA’

Sabahtan beri hafif bir nostalji hissediyorum. Nicedir, eskiden yazmış olduğum birkaç denememi gözden geçirmek istiyordum. Hazır haftasonu, fırsat bu fırsattır derken, hepsini bir çırpıda okur hale geldim. Şimdiye kadar kimsenin görmediği ve duymadığı bu satırları, paylaşmak zamanı...

La_yumba

Bahar geldi. Yeniden doğuş, insanın kendi özüne dönüşü ve doğanın ahenkle can bulması; işte insan böyle zamanlarda  düşünür geçmişi, geleceği, kayboluşu, sevgileri…

Uykulu gözler…mahmurluğu severim. İnsanın o bir türlü kendine gelemeyişleri; bitmek tükenmek bilmeyen esnemeler, dalıp gitmeler. Gözleri yarı kapalı derler, ya da bakıp göremeyenler, onlar en güzelleri.  Yok gibidir dertleri tasaları; hayattır onlardan bekleyen onlarsa hep dur biraz daha beklemen gerek diyen. Konuşurlar konuşmasına da pek dinleyecek halleri yoktur karşılarındakini; kafalarını usulca sallarlar, öyle derin derin bakarlar ne de olsa çoktan uykudadırlar.

Yazarken aniden durmak, önce uzun uzadıya düşünmek, kelimeleri doğru seçmek, anlaşılır olmak, o kadar çok kaygı var ki. Sonunda yazı yazı olmaktan; yaşayan yaşadıklarından ve yazar yazdıklarından pişman olmaz mı? Böyle anlarda, ne olduğunu bilmeden, kendimizi ve özü dinlemeden bencilce ve çaresizce ararız her yaşta, her zamanda ve mekanda. Verilen ne de olsa ‘ben’in savaşıdır; o ‘öteki’lerin oldukça bol olduğu ve herkesin yorgun birer savaşçı olduğu zamanda. Arzuların peşinde harekete geçiş, yine sahip olmak, sahip olduğunda sıkmak, boğmak, nefessiz bırakmak, her zamanki gibi önce ulaşılmazı göstermek sonra ben’i ele vermek ve sonunda beklemeye dayanamamak, sabırsız olmakla itici olmak arasında gidip gelmek, uzun lafın kısası yormak ve yorulmak.

 İnsan’ın seçeneği oldu mu, gerçek anlamda özgür olur, hiç denediniz mi seçeneklerinizi?

Hayal kurmaktan ve çocuk olmaktan hiç vazgeçmemek uğruna, bazılarımızın yaşadığı o gece mavisi. Renklerin en güzeli, en canlısı sadece siz seçeneklerinizi gördüğünüzde sizi yanına alır ve götürür uzak diyarlara. O vakit hayal etmek gerekir, renkli erkekleri ve kadınları, la yumba’nın çalındığı salonu ve her hareketiyle mükemmeliyeti arayan dansçıları. O an acıklı ‘bandeneon’ sesi bir haykırışa dönüşür, gözleri doldurur; fakat bütün acıya rağmen mücadele devam eder. Yere çarpan her topuk darbesi, her yarım dönüş, insana seçeneklerini hatırlatır, ‘la yumba’ için yaşaması gerektiğini…

 14.04.2004

Günün Müziği: La Yumba (1946) - Osvaldo Pugliese 

Günün Filmi: Tango (1998)- Carlos Saura

Günün Sözü: Tango is not a dance, it’s a feeling. And how do you teach a feeling?. Anonymous

Bugünün yemeği için yaptığım bir ararştırmanın sonucunu paylaşmak isterim. Diyet börek tarifi bulmak için yollara düşmüştüm ve bakın ne buldum:

Günün Yemeği: Diyet Börek

diyetjpg

Malzemeler:

1 adet yufka

Lor peyniri

Dere Otu

Bir Kaşık Yoğurt

1 Kaşık Zeytinyağı

Hazırlanışı ise çok basit. 1 yufkadan 2 büyük üçgen kesiyorsunuz, arasına lor peyniri, dereotu karışımını ekliyorsunuz. Bir kasede bir kaşık yoğurt ve zeytinyağını çırpıyorsunuz. Tavada pişirdiğiniz yufkanın her tarafına bu karışımı fırça ile sürüyorsunuz.

14.Gün: Hastayım hasta canım ister pasta!

Son bir durum değerlendirmesi yapmak gerekirse, projeye başladığımızdan beri 3,2kg kilo kaybımız oldu. Yaklaşık 4 gündür, bir duraklama yaşıyoruz ancak moral bozukluğu yok. Yazmaktan, sohbetten ve paylaşmaktan çok mu çok memnunuz :)

Bugün niyetim,  biraz sağlık meseleleri üzerine konuşmak. Ne yazık ki, ben doktora gitmeyi sevmeyenlerdenim. Bunun en büyük nedeni, pek sağlıklı bir profil çizmemem. Zorla senede bir yaptırdığım kan testleri sonuçları ne de olsa bunu gösteriyor. En büyük derdim kollestrol. Genetik ve yüksek bir kollestrol hastasıyım aslında ama bu durumu tüm benliğimle reddediyorum. Peki önlem konusuna gelirsek, birkaç tavsiye üzerine, geçen sene,  yaklaşık 3 ay boyunca her sabah aç karnına akşamdan kalma ceviz suyu tüketmişliğim var. Ama tüm sağlık konularında olduğu gibi bu konuda da istikrarımız ve disiplinimiz 3 ayla sınırlı kaldı, geriye kalan ise koca bir sıkıntı.

Demem o ki Aychup! Project bu anlamda çok önemli. Daha sağlıklı bir yaşantıyı hedefliyor, bazı alışkanlıkların değiştirilmesini, sıkıntı veren bazı gerçeklerin ise artık kabul edilmesini.

Bu sağlık sektörüne karşı duyduğum güven eksiliğinin de üzerine gidilmesi, bir numaralı önceliklerimizden biri.

Siz siz olun sağlık kontrollerinizi düzenli yapın, içimizde neler olup bitmekte bilmekte fayda var. Çünkü tecrübe bize gösterdi ki fiziksel olarak sağlıklı olmazsak, sağlam bir ruhumuz ve kafamızda olamıyor.

Bugün özlü sözlerimizi latin atasözlerinden seçtim:

Avaro omnia desunt, inopi pauca, sapienti nihil
'Cimrinin herşeyi, fakirin bazı şeyleri eksiktir, bilgin'in ise hiçbirşeyi eksik değildir'.

Günün Müziği: Hair Soundtrack- Let The Sunshine In

Günün Filmi: Er Ryan'ı Kurtarmak

Günün Yemeği: Fırında brokoli ve karnıbahar graten

IMG_0477Uzun zamandır hafif bir fırında sebze tarifi arıyordum ve buldum.

Malzemeler:

Brokoli

Karnıbahar

Limon Suyu

Light Dil Peyniri

Nane

Sarmısak

Tuz

Karabiber

1 kaşık zeytinyağı

Sebzeleri 4 dk. haşlıyoruz ve soğuduktan sonra fırın kabına yerleştiriyoruz, diğer malzemeleri ekleyip yaklaşık 25 dakika yüksek ısıda pişiriyoruz.

 

 

13. GÜN: Tarihte Bugün Ne Oldu?

Bugünkü blog yazımı, tüm gün düşündüm desem... Aychup! Project başlayalı, ilk defa oluyor böylesi. Kafamda birçok tilki, hangisini yazsam derken, aklıma 'tarihte bugün ne oldu ?' söylemi geldi ve baktım...

Siz de bakın önemli birçok olay olmuş; hatta 14 Mart 2003 senesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin 59. Hükümeti, Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında kurulmuş.

Benim ilgimi çeken ''tarihte bugün ne oldu ?'' OLAYI ise;  şimdi açıklıyorum:

slide_239554_1245205_free

''14.03.2000'de Greenpeace, yıllardır çevre kirliliği konusunda mücadele ettiği uluslararası kuruluşlardan Shell petrol şirketine ortak olmuş.''

 

Beni yakından tanıyanlar, Greenpeace'le ilgili düşüncelerimi özellikle, sokaklarda anket yapan gönüllü, genç arkadaşlara yaklaşımlarımı iyi bilirler. Greenpeace sizce nasıl bir Çevre Örgütü? Hiç düşündünüz mü?

Yeşil Barış, senelerdir kendini, bildiğiniz Yeşil Hareketin öncüsü sanıyor. Aslında, şu konuda hak vermek gerekir, Greenpeace bir marka. Marka olmayı başarmış ki, herkes dünyada coca-cola'yı nasıl tanıyorsa, green peace deyince de, boş boş bakmıyor. Hemen, o köprülerden, kulelerden atlayan yeşil barış fedailerini hatırlıyor, yer geliyor, evrenimizi ve balinalarımızı kurtarmak için, mini minnacık kayıklarla, koca koca gemilerin önüne atlıyor bu kahraman siviller. Biliyor insanoğlu, yeşil barışın bir gün, dünyaya sonsuz barışı getireceğini :) Şaka değil yahu, adamlar, bu işte, tek guru... Bakınız, dünya kamuoyuna: ''Açıklıyoruz !'' diyorlar; ''dünyanın en çevreci teknoloji devlerini''. Bizim bu bahsi geçen kurumlar da, inanın bu listede yer alabilmek için   birbirleriyle yarışıyorlar:)

greenpeace_2011_rankings

Tüm bunları okurken birkaç soru işareti oluştu mu kafanızda? İşte benim için Greenpeace tam da, bu büyük soru işareti ve tabi ki o,  rasyonel olmayan cinsten!

Bugün metro çıkışı, çarşıda, pazarda, nerede olursanız olun; oldu ki karşınıza bir Greenpeace delikanlısı, gençkızı çıktı; lütfen biraz düşünüp sorun yahu! Bu ne iş diye...:) Sorun, bakalım onlar farkında mı, bu Greanpeace'in varoluşsal çelişkilerinden :)

Günün Filmi: Erin Brockovich

Günü Müziği: Little Boxes- Weeds Theme Song

Günün Özlü Sözü: ''It is the nature of all greatness not to be exact''. Edmund Burke

Günün Yemeği: Peynirli, Ispanaklı Omlet

1286972467_400Malzemeler: (1 kişi için)

1 Yumurta

Ispanak

Küçük mozarella (başka peynir çeşitleri de kullanılabilir

Tuz

Karabiber

Kırmızı Biber

1 tatlı Kaşığı zeytinyağı

Ben her türlü omlet çeşidini çok severim.. Bu akşam da canım şu sıralar çektiğinden güzel bir ıspanaklı omlet yapmayı planlıyorum. Yapılışı klasik bir omlet yapılışı ile aynı. Tüm malzemeleri karıştırıp tavada önce yağı kızdırıp, döküyoruz ve kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Granitür olarak roka ya da cherry domates önerilir.

 

12.GÜN: Rakı Sofrası

Raki-Sofrasi

Dün akşam yine beklenenden uzun oldu. Saat 03.30'u gösteriyordu aklım blogumda, benim gibi uyanık kalan arkadaşlarla tweetleşiyoruz, sohbet ediyoruz....tamam dedim bugünün konusu 'rakı sofrası'.

Efenim, genelde blogumda kendimden pek bahsetmiyorum ancak konu 'rakı sofrası' olunca biraz anlatmak gerek...

Bendeniz, malumunuz sofraları çok severim, lakin favori sofram 'rakı sofrası'dır. Arkadaşlarım, bu sofralardaki muhabbetime doyum olmadığını söylerler hep. Bu sofralar, öyle sofralardır ki bir iki saat sürmez demlenmesi, 4-5 saatte muhabbet yerine oturur. Dertler anlatılır, dertler dinlenilir... Uygun ortam olsa haftada bir yapılır. Ama ben bu sofraları ve rakıyı toplu tüketmeyi sevenlerdenim, yalnız başına içmeyi hiç mi hiç sevmem. Özellikle rakı dendi mi, mezesi, muhabbet olduğundan en az iki kişi gerekir içmeye...

Rakı sofralarının ve o güzel muhabetin yanına olmazsa olmazım Türk Sanat Müziği ve özellikle Zeki Müren ve Müzeyyen Senar'dır. Ayıptır söylemesi, kendimde güzel söylerim, hele efkarlıysam bir de şarkı söyleme kafasına geldiysem, patlatırım 'Huysuz ve Tatlı Kadın'ı :). Hızımı alamazsam arkadan gelir: 'Sevmekten Kim Usanır'.

Demem o ki;  ben,  Rakı Sofrası'ndan ve bunca senedir bu sofralarda karşımda oturan dostlarımdan asla vazgeçmem! :)

Günün Müziği: Kimseye Etmem Şikayet- Müzeyyen Senar

Günün Sözü: Love is an exploding cigar we willingly smoke.  Lynda Barry

Günü Filmi: İstanbul Kanatlarımın Altında

Bugün rakımızın yanına meze yapalım. Ama yapmadan önce tecrübeyle sabit olan bir durumu paylaşayım. Bu rakı sofrası dediğimiz şey acaip kalorili. Düşünün 4-5 saat boyunca durmadan az da olsa yemek yiyip bir yandan da rakı içiyorsunuz. Tavsiyemiz, kızartma bazlı mezelerden uzak durup sebze ve balık ağırlıklı olanları tercih etmeniz, ve son olarak tabi ki her zamankinden daha az yemeniz ve içmeniz gerekiyor.

Günün Yemeği: ÇERKEZ TAVUĞU

634326136949740718cerkestavuguMalzemeler:

2-3 parça tavuk

Sarmısak

50 gr ceviz

Tuz, Pul Biber

Bayat Ekmek

Yapılışı çok kolay. Tavukları haşlıyoruz daha sonra soğumaya bırakıp kemiklerinden ayırıyoruz. Haşlama suyumuzda bayat ekmeklerimizi ıslatıyoruz. Mutfak robotumuza, bayat ekmekleri ve diğer malzemeleri koyup karıştırıyoruz. Daha önce didklediğimiz tavuklarımıza bu karışımı ekliyoruz.

11.GÜN: GEORGE GROSZ’UN İZİNDE

imagesCAHTWG6X

Karmakarışık rüyalar sonunda bugüne merhaba dedim. Rüyalar demişken, bugünün konusuna da karar verdim.

2009'da Berlin'de bir yaz günü;  Modern Sanat Galerilerinin birinde Expressionist'ler sergisi var. Ben geç de olsa George Grosz'la tanışıyorum. Ama ne tanışma yahu!, sergi bitiyor, etkisi devam ediyor.  O günden beri takipteyim...

George Grosz, gerek yaşadığı dönem, gerekse temsilcisi olduğu akımlar açısından enteresan bir sanatçı. 1. Dünya Savaşı yıllarında başlayan, sanat ve kültür alanında, savaşın barbarlığına, entellektüel kıtlığa karşı bir duruş sergileyen, Dadaizm denilen bir akımla,  karşımıza çıkıyor. Dadaizmin felsefesi, yine geçenlerde bahsettiğimiz, varoluşçuluk felsefesinin de kökenini oluşturuyor. Savaş sonrası, kültürel ve sanatsal bir travma düşünün. Savaş insanları öyle bir yıkmış ki, geriye sadece umutsuzluk ve herşeyin geçici olduğu düşüncesi kalmış. Goerge Grosz diğer dadaistler gibi, bu kaotik ortamda, kitleleri, eserleriyle şaşırtarak işe başlıyor.

Benim, George Grosz'la ilgili en ilgimi çeken dönem ise, Berlin'den Amerika'ya gidişi. Kendisi aslında; 1920'li yıllarda, özellikle Bolshevik ihtilali sonrası, komünizmin önde gelen sanatçılarından. Hatta bir dönem, Rusya'da bile bulunuyor. Ancak kendisinin tabir edildiği gibi bir komunist olmaktan çok anti-nasyonalist (anti-milliyetçi) olduğunu söyleyebiliriz. Berlin'i ailesiyle 1933'de, Hitler iktidarı ele geçirmeden terkediyor. İstikamet New York. 2 sene önce New York MoMa'daki eserlerini de görme fırsatım olmuştu. Yolu düşenler kaçırmasın derim.

İlginçtir ki; Grosz'un birçok eserine o dönemde Naziler tarafından el konulmuş. Ailesi, yeni kuşaklar halen bu eserlerin kimde ve nerede olduklarını arıyor.

Günün Müziği: Marlene Dietrich- Lili Marleene

Günün Sözü: ''I dress for the image. Not for myself, not for the public, not for fashion, not  for men''. Marlene Dietrich

Günün Filmi: Midnight in Paris- Woody Allen

Bugün yemek pişirmek istemiyorum. Yoruldum :) 10 gündür aralıksız yemek pişirmek ne zormuş :) Hafif bir salata, ve amasya elması ile günü sonlandırırım gibi geliyor :)

 

 

10.GÜN: ZAMAN TAKSİMATI HAKKINDA

time_management

Projemizde çift basamakları günlere başlamış bulunuyoruz. Şampanya patlatmak için daha erken mi? :)

Bugün sizlerle 'zaman yönetimi', 'time management' konusunu biraz irdeleyelim derim.

İsyanım var dostlar! Şöyle bomba bir girizgah yapayım da dikkati çekeyim dedim.... Lafta değil benimkisi; bildiğiniz isyanlardayım.

Birçoklarınız şirket toplantılarında, hizmet içi eğitimlerde, gazetelerin İK sayfalarında duymuşsunuzdur; zaman yönetimi kavramını. Duymanlar için basitçe anlatmak gerekirse;

Günlük yapılacaklar listeniz, iş için ayrılan sürenizle örtüşmüyorsa; bilin ki sizin bir zaman taksimatı probleminiz var. Şimdi böyle söyleyince, bir anda panik yapmayın. Biliyorsunuz, ''problemi bilmek ve tanı koymak, çözümün büyük kısmını oluşturur''. (Aychup! Felsefesi Madde 4)

Tamam tanıyı koyduk çözüme gelelim derseniz ben kendi durumumu anlatmak zorunda kalacağım.

Sizlerden farklı olarak ben 'zaman yönetimi' konusunda çuvallamaya başlayı çok oluyor. Önceleri kendimi avuturdum, işler yoğun, ya da iş bölünüyor, zamandan çalınıyor v.s diye. Ama bakınız; bu durum bırakın iyiye gitmeye her geçen gün daha kötüye gidiyor. Önlem almasına aldım; görüşmelerin sıralanması, randevulu ziyaretler, günlük ve haftalık iş planları derken, probleme çözüm için iyi kafa patlattım. Sonuç elde var sıfır; halen zaman taksimatı problemim var ve bu problem düşündüğümden daha fazla insan kaynaklı. 'Şu anda müsait değilim' kavramının nesi anlaşılmaz. İnsanlar böyle bir cümle söylendiğinde neden egoistçe anlamamazlığa gelip sizi meşgul ediyorlar. Birçoğumuz işlerimizi organize etsek de, karşımızda muhatap olduklarımızı da aynı ortama dahil edemiyoruz ne de olsa insan idaresi bambaşka bir konu. Özellikle, hiç tanımadığınız insanları idare etme konusu başka bir bölümde incelenebilir.

Günün Müziği: Fritz Kalkbrenner - Grove Bu moda bu müzik gider gibi. Kalkbrenner ailesini ailecek beğeniyoruz :)

Günün filmi: Spike Jonze'un Adaptation'ı (İzlemeyene aşkolsun!)

Günün özlü sözü yerine Aychup! Felsefesi madde 4'le yetinebiliriz şimdilik.

thinking1

Günün yemeği: Tavuklu Nohut Yemeği

1281962520_3193194

 

Bir süredir canım nasıl nohut çekiyor anlatamam hem de tavuklu nohut. Daha yapmaya fırsat olmadı ama bu hafta kesin yapacağım.

Malzemeler:

1-2 bardak haşlanmış nohut

2-3  az haşlanmış tavuk butu

domates, bibe salçası

soğan

sarmısak

zeytinyağı

Tuz, karabiber

Gelelim hazırlanışına: Ateşe tenceremizi koyuyoruz, çok az zeytinyağı ekliyoruz, bir yemek kaşığını geçmesin lütfen! Soğan ve sarmısağımız öldürüyoruz ateşte. Üzerine etimizi parçalayarak ekliyoruz, karıştırıyoruz. Ardından haşlanmış nohutlarımız geliyor. Bir bardak kadar suyu  ısıtıyoruz, domates- biber salçası karışımımızı içinde eritip tencereye boşaltıyoruz. İsteğe göre tuz karabiber, acı biber eklenip kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz.

 

 

9.GÜN: VE OSCAR KİME GİDİYOR?

20130310-163033.jpg

Bu haftasonunu Oscar filmlerine ayırdım. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde, oscar akademi ödülleri dağıtıldı. Bu seneki filmleri, Django! dışında görme fırsatım olmamıştı. Tarantino hayranı olduğumdan, Oscar'a adaylığını bırakın, Di Caprio'nun oyunculuğu için sabırsızlıkla bekliyordum bu filmi. Halen Tarantino'nun ilk çalışmalarının hayranı olsam da iyi bir film olduğunu kabul etmeliyim.

Ödül alan filmlere gelirsek, Argo'yu çok beğendim. Ancak nedeni senaryosu, kurgusu ya da oyunculuğu değil. Bence son dönem yapılmış çok iyi bir aksiyon filmi oluşunda. Konusu özgün. Ne de olsa gerçek bir hikayeden, tarihteki önemli bir olaydan esinleniliyor. Ama en iyi film olma konusunda şüphelerim mevcut.

Lincoln'a gelirsek yine merak ettiğim bir filmdi. Daniel Day Lewis'i herkes gibi çok başarılı buldum. Filmi sinematografik özelliklerinden çok özellikle siyasi tarih ve lobicilik üzerine çalışanlara kesinlikle tavsiye edebilirim. Yasamada lobiciliğin neden batılı devletlerde bu kadar ileri olduğu çok güzel bir şekilde gözler önüne seriliyor.

Silver Linings Playbook ise benim bu seneki favorim. Oyunculuk filmin bütününde çok iyiydi. Ama özellikle, Jennifer Lawrence'ın oyunculuğu beni çok şaşırttı. Belki de son on yılın en başarılı romantik komedilerinden sayılabilir. Filmin konusunun bir dram olduğunu varsayarak film bizi bu ağır dramda nasıl güldürebiliyor, akıl sır erdirmek mümkün değil. Senaryosunun da çok özgün olduğunu eklemeliyim.

Günün filmi: Silver Lining Playbook

Günü sözü: Hollywood is a place where they'll pay you a thousand dollars for a kiss and fifty cents for your soul. Marilyn Monroe

Günün müziği: Girl Youl'll be a Woman Soon- Urge Overkill

Bugün de sağlıklı beslenmemizde salatalardan gidelim diyorum.

Günün Yemeği: Portakallı Yengeç Salatası

20130310-165702.jpg

Malzemeler:

1 portakal
6-7 yaprak ıspanak
3 adet yengeç surimi
1 chili biberi
Zeytinyağı
Balsamic sirke
Tuz, karabiber

Salata kabımıza ıspanakları elimizle parçalayıp ekledikten sonra, diğer malzemeleri de doğrayıp ekliyoruz. Zeytinyağı, tuz ve karabiberle bu enfes salatayı tamamlıyoruz.

Loading more content...